Ahmet Sami Özbudak
(Hatay, Turkey, 1980)
Ahmet Sami Özbudak, 1980 yılında Hatay’da doğdu. Çocukluğu ve gençliği Alanya’da geçti. Üniversite eğitimi için İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arşivcilik Bölümü’ne girdi. 2013 yılında ‘İz’ isimli oyunu seyirciyle buluştu. Özbudak, bu oyunla Avrupa’nın en prestijli ödüllerinden birisi olarak gösterilen Heidelberger Stückemarkt Avrupa Genç Yazar Ödülü’nü aldı. Kendisine aynı oyunla 2013 yılında ‘Tiyatro.. Tiyatro Dergisi’ yılın oyun yazarı ödülü geldi. Son olarak 2014 Afife Ödülleri kapsamında Cevat Fehmi Başkut Özel Ödülü’nü aldı. 2014 yazında ‘Masturi Kabare’ isimli romanı Artemis Yayınları’ndan çıktı! Özbudak’ın Afife Jale ve Bedia Muvahhit’in hayatını anlattığı “Hayal-i Temsil” isimli oyunu İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları repertuarında yer aldı ve seyirciyle buluştu. 2015-2016 sezonunda ikinckat’ta “Kar Küresinde Bir Tavşan” isimli oyunu sahnelendi. 2016-2017 sezonu için ise Nilüfer Belediyesi ‘Tiyatro’ için ‘Romeo ve Juliet’ uyarlaması yaptı. “İz” oyunu roman ve tiyatro metni formatında Artemis Yayınları tarafından basıldı ve okuyucuyla buluştu. 2017-2018 sezonu için Bakırköy Belediye Tiyatroları için yazdığı “Sherlock-Hamid” oyunu sahnelendi. Yine bu sezon TwoTwo Production adına “Mutluyduk Belki Bugüne Kadar” isimli oyunu yönetti. Ahmet Sami Özbudak, İstanbul’da yaşıyor ve yazılarını da burada yazıyor.
İz
Türkiye’nin yakın tarihindeki üç farklı dönem, Tarlabaşı’ndaki yüzyıllık bir binada aynı anda yaşanırsa nasıl ‘İz’ler bırakır?
1950’lerde yaşayan ve 6-7 Eylül olaylarında evlerini terk etmek zorunda kalan Rum kızkardeşler Markiz ve Eleni; 1980’lerde 12 Eylül olaylarından sonra kaçmak için Tarlabaşı’nda yine aynı evi kiralayan Ahmet ve onun Karadenizli ev sahibi Turgut Usta; 2000’lerde bölgede yaşayan ve çalışan Sevengül adlı travesti karakteri ve onun sevgilisi Rizgar… Tüm bu dönemler ve karakterler evde bıraktıkları “İz” lerle hem bir önceki dönemin hikayelerini taşırlar hem de kendi hikayelerini yaratırlar. Hikayedeki 7 karakter kendi yaşadıkları dönemden çıkmadan bir masanın etrafında buluşurlar ve var oldukları dönemin siyasi atmosferine ve İstanbul’una ışık olurlar.